Türkiyənin “Ot” jurnalında Orxan Pamukun rəsmləri və onlarla bağlı xatirələrin yer aldığı bir yazı yazıb. Yazıda Nobelli yazarın qorxduğu anlardan ən xoşbəxt anlarına qədər həyatının müxtəlif parçalarından qeydlərini görə bilərsiz.
Kulis.Az həmin yazını təqdim edir.
“Bir arkadaşın mahallesindeki köpek, zenginlere ses etmez, geçen fakirlere öfkeli öfkeli havlardı. Köpek ve yerde sürüklenen kopmuş zincir şıkırtısı beni korkutur. Kötü bir hatıram olmalı.”
“Bahar öğleden sonraları bazen dünya sanki daha da ağırlaşıyor. Her şey beton kesiliyor ve beton gibi anlamsızlaşıyor ve ben pis pis terlerken, insanların her zamanki hayatlarına devam edebilmelerine şaşırıyorum.”
“İşte buydu sigaranın hayatımdaki anlamı: Zevki ve acıyı, isteği ve yenilgiyi, mutsuzluğu ve coşkuyu, şimdiyi ve geleceği ağır çekime almak; ağır çekimin tek tek geçen kareleri arasında yeni yollar ve kestirmeler bulmak.”
“Sizinle, sizlerle asansörde böyle sessiz sessiz durmak hayatı, ne bileyim, bir tuhaf yapıyor. Bu yüzden son anda, kapıdan çıkarken umutsuzca sesleniyorum size, sizlere: Allahaısmarladık.”
“Mutlu olmak ayıp değil, akıllılıktır. Küçük kızım Rüya ile birlikte denize gittiğimiz zaman ben, dünyanın en mutlu adamı oluyorum. Dünyanın en mutlu adamı, hayatta en çok ne ister? Tabii ki dünyanın en mutlu adamı olmaya devam etmeyi.”
“Sonra elimi usulcacık uzattım, perdeleri araladım, dısarıda gökyüzünün karanlığında Ay’a rastladım. En iyi teselliymiş öteki dünyalar. Ay’da televizyon seyrediyorlardı. Sonra düğmeye bastım, televizyona baktım. Ben işte o zaman çok rahattım.”
“Hep aynı kalan pek çok şey olduğunu, insan tıraş olurken kendini kesince anlıyor. Hiçbiri önemli değil. Yalnızca dudağımın altı kanıyor.”
“Yarı karanlıkta sessizce mutfaga girdim. Buzdolabının içerisi, uzak ve mutlu kentlerin bulvarları gibi, ışıl ışıl ve kalabalık. Bir bira aldım ve yemek masasına oturup ciddiyetle içtim. Plastik ve saydam karabiber değirmeni, gecenin sessizliğinde bana bakıyordu.”
“Karşılıklı, birbirimizin gözlerinin içine bakıyoruz. Dünyaya ve birbirimize, bu iyimserlikle bakınca, sanki serçeler daha çok serçe, sandalyeler daha çok sandalye, ağaçlar daha çok ağaç oluyor. İyimserlik dedikleri şey, bu güven duygusu olmalı. Bayram sabahı kahvede oturup, biraz sonra lunaparkın başlayacağına inanmak.”